17 Ocak 2008 Perşembe

Sultanahmet camii tarihçesi

SULTANAHMET CAMİİ TARİHÇE
Sultanahmet Meydanı’nda, Ayasofya Camii’nin karşısındadır. Sultan I.Ahmet tarafından mimar Sedefkar Mehmed Ağa’ya yaptırılmıştır. Külliyenin yapımına 1609 yılında büyük bir törenle başlamıştır. Bu törende Şeyhülislam Mehmed Efendi, dönemin büyük din adamlarından Aziz Mahmud Hüdai, Sadrazam Davud Paşa ve diğer devlet ekranının yanı sıra bizzat padişah da temel kazma işinde çalışmışlardır. Bu muhteşem külliyenin inşaatı oldukça uzun sürmüş, ilk önce 1617 yılında cami, 1619 yılında ise külliyenin geri kalan kısımları tamamlanabilmiştir.

İstanbul’daki en büyük yapı komplekslerinden biri olan külliye, bir cami, medreseler, hünkar kasrı, arasta, dükkanlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalardan oluşmaktaydı. Bu yapıların bir kısmı günümüze ulaşamamıştır.

İçindeki 20.000’I aşkın çininin renginden ötürü yabancılar tarafından “Mavi Camii” olarak isimlendirilen cami, külliyenin merkezinde yer almaktadır. Cami, geniş bir avlu ve ona eş büyüklükte bir iç mekandan oluşur. Zeminden yükseltilmiş avluya basamaklarla ulaşılır. Avluda üzeri kubbeyle örtülü, fıskiyeli bir havuz yer almaktadır. Sultan Ahmed Camii’nin bir diğer ayırdediciözelliği de mimarileridir. İstanbul’daki tek altı minareli camidir. Bu minarelerden dördü cami gövdesine bitişik ve üç şerefelidir. Diğer iki minaresi ise avlunun köşelerinde olup, iki şerefelidir.

Caminin büyük kubbesi yaklaşık 34m. çapında ve yerden 43 metre yüksekliğinde olup, 5 metre çapında dört fil ayağının üzerine oturmaktadır. Bu büyük kubbeyi destekleyen dört tane de yarım kubbe vardır. Camiyi yerden kubbeye kadar 5 kat halinde ve renkli camlarla kakplı 260 pencere aydınlatır. Cami, çinilerin yanı sıra, yine dönemin başyapıtları sayılan öğelerle donatılmıştır. Sedef kakmalı mermer mimber, işlemeli mermer mihrap, kalem işi süslemeler, sedef kakmalı ahşap kapı, pencere kapakları ve rahleler, kubbeye asılan devekuşu yumurtaları ve avizeler, Sultan Ahmed Camii’nin görülmeye değer güzelliklerinin bazılarıdır.

Külliyenin bir diğer yapısı Hünkar Kasrı’dır. Padişahın namaz öncesi veya sonrasında istirahat edebileceği bir yapı olarak tasarlanan bu bina bir cami etrafına yapılan ilk sultan kasrıdır. Külliyenin dış avlusunda yer alır.

Külliyenin kazeydoğu köşesinde türbe yer almaktadır. Bu türbe de Sultan I.Ahmed, eşi Kösem Sultan, oğullari Sultan II.Osman ve Sultan IV.Murad ile bazı torunları gömülüdür. Türbenin yakınında ise medrese yer alır. Bu medrese günümüzde Başbakanlık arşiv deposu olarak kullanılmaktadır.

Dış avlu duvarına bitişik olarak da sıbyan mektebi yer alır. Bu mektebin zemin katında bir çeşme ve dükkanlar, üst katında ise dersane vardır. Külliyenin kıble yönündeki en uç yapısı arastadır. 1912 yangınında bir kısmı yok olan arastanınbir biölümü Mozakik Müzesi, geri kalanı ise turistik eşya satan dükkanlar olarak kullanılmaktadır.

Darüşşifa ve imaret camiden uzakta yapılmıştır. Orjinal hallerinde önlerinde var olan dükkanlarla meydandan ayrılmıyorlardı.1894 debreminden sonra inşa edilen ve günümüzde Marmara Üniversitesi Rektörlüğü olarak kullanılan binalar, darüşşifa ve imaretin külliyenin diğer unsurlarıyla olan bağlarını tamamen koparmıştır. Günümüzde Sokollu Mehmed Paşa Yokuşu üzerinde bulunan bu binalar Sultanahmet Teknik Lisesi tarafından kullanılmaktadır.

Külliyenin dört sebilinden üçü günümüze ulaşmış bulunmaktadır. Bunlardan biri araktanın içinden, diğeri dış avli kapısı yanında, üçüncüsü ise türbe civarındadır.

Sultanhamet Su Kürelerimizi görmek için tıklayınız...



Kaynak: www.ibb.gov.tr

Hiç yorum yok: